Yabancı unsur olmaksızın mahkeme yeri anlaşması
ABAD, 8 Şubat 2024 tarihli kararında, Avrupa Birliği’nin aynı üye devletinde yerleşik iki sözleşme tarafının, sözleşmede başka bir AB üye devlet mahkemesinin yargı yetkisini kabul edebileceğine, sözleşmenin bu diğer üye devletle herhangi bir bağlantısı olmasa bile karar verdi (Dava No: C-566/22).
Sınır ötesi ticari ilişkilerde mahkeme yerinin seçimi, sözleşme tarafları arasında bir anlaşmazlık durumunda davanın sonucunu etkileyebileceği için büyük önem taşır. Ticari ortaklar mahkeme yerini sözleşmede belirlediklerinde, MTR Legal Rechtsanwälte hukuk bürosu, müşterilerine ticaret hukuku ve dava konularında ulusal ve uluslararası alanda danışmanlık yaparak, sözleşmenin hukuki güvenceye sahip olmasına dikkat edilmesini önerir.
Slovakya’da yerleşik taraflar
ABAD önündeki davada alışılmadık olan, sözleşme taraflarının Slovakya’da yerleşik olması, ancak Çek Cumhuriyeti mahkemeleri lehine bir mahkeme yeri anlaşması yapmış olmalarıydı. Bu anlaşma dışında komşu ülkeyle başka bir bağlantı bulunmamaktaydı.
Taraflar 2016 ve 2017 yıllarında iki kredi sözleşmesi imzalamış ve sonrasında kredi veren taraf alacaklarını yine Slovakya’da yerleşik bir şirkete devretmişti. Yapılan mahkeme yeri anlaşması devredilince değişmedi.
Kredi alıcısı borcu geri ödeyemediğinde, şirket Çek Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesinde ödenmemiş taksitlerin ödenmesi için dava açtı. Bu mahkeme, yapılan mahkeme yeri anlaşması nedeniyle bu yargılamanın yetkili Çek mahkemesini belirlemekle yükümlüydü. Şirket bu bağlamda EuGVVO’nun 25. Maddesine atıfta bulundu.
Çek mahkemeleri karar verecek
Bu düzenleme, ikamet yerinden bağımsız yapılan bir mahkeme yeri anlaşmasında, seçilen üye devletin mahkemelerinin hukuki uyuşmazlıklar hakkında yetkili olduğunu belirtir. Ancak, yapılan anlaşmanın, üye devletin hukukuna göre maddi olarak geçersiz olması durumunda geçerli değildir.
Çek Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi, bu düzenlemenin, sözleşme taraflarının AB’nin aynı üye devletinde yerleşik olup tek uluslararası ilişkinin mahkeme yeri anlaşması olduğu durumda da uygulanıp uygulanmayacağından şüphe duymuştur, bu nedenle ABAD’a başvurmuştur.
ABAD, Çek mahkemelerinin yetkililiğini doğrulamıştır. İlk olarak, EuGVVO’nun 25. maddesinin, aynı üye devlette yerleşik tarafların başka bir üye devletin mahkemelerinin yetkisini kabul etmesine engel teşkil etmediğini tespit etmiştir. Ancak düzenlemenin sadece metne değil, düzenlemenin bağlamı, anlamı ve amacı da her zaman dikkate alınmalıdır. Bu nedenle EuGVVO’nun 25. maddesi sürekli yargı uygulamasına göre her zaman yabancı bir unsur gerektirir. Bu yabancı unsurun nasıl görünmesi gerektiği net bir şekilde tanımlanmamıştır. Yönetmelik No 1215/2012’nin gerekçelerinde “sınır ötesi bağlantıya sahip hukuk davaları” ve “sınır ötesi uyuşmazlıklar” terimleri kullanılsa da, bu düzenlemenin uygulanabilirliğine bağlı olan yabancı unsurun tanımını içermez, açıklamasını yapmıştır.
Mahkeme yeri anlaşması ile yabancı unsur
Mevcut davada, ABAD’a göre, taraflar uyuşmazlıklarda başka bir AB üye devletinin mahkemelerinin yetkili olacağını belirttiği için bir sınır ötesi hukuk meselesi var sayılabilir. Bu, orijinal hukuki uyuşmazlığın sınır ötesi bağlantısını gösterir. Ayrıca, sözleşme özgürlüğü ve hukuki güvenlik açısından da geçerli bir mahkeme yeri anlaşması olduğu kabul edilmelidir.
30 Haziran 2005 tarihli Mahkeme Yeri Anlaşmaları Hakkında Lahey Sözleşmesinin 1. Maddesinin 2. fıkrası, taraflar aynı üye devlette yerleşikse bir davanın uluslararası olmadığını belirtse de, AB kanun koyucusu bu düzenlemeyi yönetmeliğe dahil etmeme kararı almıştır. Bu sayede sınır ötesi bağlantıya sahip hukuk uyuşmazlıklarında hukuki güvenliğin korunması ve geliştirilmesi amaçlanmıştır, hükmünü vermiştir ABAD.
Bu kararla ABAD, sözleşme düzenlemelerinde ticari ortakların faydalanabileceği yeni imkanlar da sağlamıştır.
MTR Legal Rechtsanwälte sözleşme hukuku ve dava konularında.
Bizimle iletişime geçmek isteyin!