Yabancı ikamet adresinin önemi – Almanya’daki eşlerin ortak hanesinin otomatik olarak sona ermemesi
Aile ve vergi hukuku ile ilgili konularda, bir çiftin Almanya’da ortak bir hanede yaşayıp yaşamadığının değerlendirilmesi sıklıkla önem kazanmaktadır. Bu soru, özellikle medeni durumun tespiti, nafaka hukuku ve vergi avantajlarının uygulanmasında önem taşır. Frankfurt am Main Sulh Mahkemesi’nin (Az. 33 C 2294/21 (29), yayımlanma tarihi: 08.09.2025, Kaynak: urteile.news) güncel bir kararı, yalnızca bir eşin yabancı bir adrese kayıt yaptırmasının Almanya’daki ortak hanenin varlığını zorunlu olarak sona erdirmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Kararın Arka Planı
Özellikle mesleki yükümlülükler nedeniyle, giderek daha fazla çift, farklı ülkelerde ikamet ederek uluslararası yaşam biçimleri sürmektedir. Bu durumda, yaşam merkezinin hangi ülkede olduğu ve evlilik birliğinin – özellikle ortak hanenin – Almanya’da sürüp sürmediği sorusu düzenli olarak gündeme gelmektedir.
Frankfurt am Main Sulh Mahkemesi somut olarak, bir eşin yurt dışında bir adres bildirdiği, diğer eşin ise Almanya’da yaşamaya devam ettiği bir durumu değerlendirmiştir. Temel soru, yabancı bir adrese kayıt yaptırmanın Almanya’daki ortak hanenin statüsünü sona erdirip erdirmediğiydi.
Ortak Hanenin Varlığı İçin Gereklilikler
Hukuki Kriterler
Yaygın hukuki görüşe göre, eşler arasındaki ortak hanenin varlığı, yurtdışında bir adres bildirilmesi gibi resmi işlemlerle değil, gerçek yaşam koşullarıyla değerlendirilir. Belirleyici olan, eşlerin ortak bir yaşam merkezi sürdürüp sürdürmedikleri ve birlikte yaşamlarının, süreklilik arz eden bir ikamet ve ekonomik birlik oluşturup oluşturmadığıdır.
Ortak kira sözleşmeleri, ortak hesaplar, ziyaret sıklığı, karşılıklı ev işleri yönetimi veya ortak aile etkinliklerine katılım gibi göstergeler, ortak hanenin devam ettiğine dair işaretler olabilir. Mahkemeye göre, yalnızca ikamet adresinin değişmesi, bir ev birliğinin sona erdiğini kabul etmek için yeterli değildir.
Vergi ve nafaka hukuku açısından sonuçlar
Eşlerin gelir ortaklığı (Ehegattensplitting) hakkı ve bazı aile hukuku avantajları için Alman vergi ve nafaka hukukuna göre, eşlerin sürekli olarak ayrı yaşamamaları gerekmektedir. Burada da, bir eşin örneğin mesleki nedenlerle asıl ikametini yurtdışına taşımış olup olmadığı belirleyici değildir. Önemli olan, yaşam birliğinin fiilen sona erip ermediğidir; bu ise, Almanya’ya düzenli dönüş, eşle irtibat veya ortak yükümlülüklerin devamı gibi yaşam koşulları ile belgelenir.
Mahkemenin Temel Değerlendirmeleri
Frankfurt Sulh Mahkemesi, gerekçesinde, yabancı bir ikamet adresinin yaşam koşullarında bir değişiklik için bir gösterge olabileceğini belirtmektedir. Ancak, yalnızca adres değişikliği, ortak bir hanenin mevcut olmadığının kabulü için yeterli değildir. Her zaman gerçek koşulların bütüncül bir değerlendirilmesi gereklidir. Eşler arasında yakın temas sürüyorsa, bir eş düzenli olarak Almanya’ya dönüyorsa veya Almanya’daki ortak alanlar hâlen birlikte kullanılıyorsa, mahkemenin görüşüne göre Almanya’daki ortak hanenin devamı mümkündür.
Uluslararası Durumlarda Özellikler
Özellikle mesleki veya ailevi nedenlerle yaşamlarının bir bölümünü yurtdışında geçiren çiftlerin, genel şartları dikkatli bir şekilde belgelemeleri tavsiye edilir. Vergi veya nafaka hukuku ihtilaflarında, tüm göstergeler değerlendirmeye dahil edilmekte olup, eşlerin yaşam koşulları hakkında kapsamlı bir tablo oluşmaktadır.
Değerlendirme ve Sınıflandırma
Frankfurt am Main Sulh Mahkemesi’nin kararı, resmi kriterlerin, gerçek yaşam biçimlerinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini göstererek hukuki güvenliği desteklemektedir. Özellikle sınır ötesi yaşam biçimlerinde, olay bazında değerlendirme şarttır. Almanya’daki ortak hanenin incelenmesinde, yetkili makamlar ve mahkemeler sadece yurtdışındaki kayıtlı adrese dayanamaz; mutlaka kapsamlı bir durum tespiti yapılmalıdır.
Sonuç
Bir eşin yabancı bir ikamet adresi alması, Almanya’da ortak bir hanenin varlığını doğrudan reddetmek için yeterli bir kriter değildir. Bunun yerine, somut yaşam koşullarının dikkatli bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir.
Uluslararası durumlarla bağlantılı olarak ortak hanenin değerlendirilmesi veya diğer aile ve vergi hukuku sorularında hukuki belirsizlikler ortaya çıkarsa, somut olayda kapsamlı danışmanlıklar yardımcı olabilir. MTR Legal’in Rechtsanwalt ekibi, kurumsal ve bireysel müvekkillere, tüm ilgili hukuk dallarını dikkate alarak, ulusal ve uluslararası düzeyde hizmet vermekten memnuniyet duyar.