Federal Patent Mahkemesi, Nespresso kahve kapsülüne yönelik marka korumasını sınırladı – Sınai mülkiyet haklarına etkileri
Federal Patent Mahkemesi (BPatG), 20 Aralık 2017 tarihli kararıyla (Az.: 25 W (pat) 112/14) teknik ürün formlarının marka hukuku kapsamında korunmasına ilişkin önemli bir karar vermiştir. Dava konusu, bilinen Nespresso kahve kapsülünün üç boyutlu tasarımıydı. Karar, bu özel ürün formunun marka korumasının kısmen kaldırılmasına yol açtı. Bu karar, yalnızca marka hukuku ile patent ve tasarım hakları gibi diğer koruma hakları arasındaki sınırları aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda dayanıklı tüketim malları segmentindeki pazar katılımcıları için de büyük önem taşıyor.
Sürecin arka planı
Marka sahibi, Nespresso kapsülleri için Alman Patent ve Marka Ofisi’nden (DPMA) üç boyutlu marka olarak marka koruması elde etmişti. Marka tescilinin temel unsuru, Nespresso kahve makinelerinde kullanılan alüminyum kapsülün karakteristik formuydu. Tescil, kapsülün piyasadaki diğer ürünlerden ayrışan özel şekli ile gerekçelendirilmişti.
Bir rakip, bunun üzerine markanın silinmesini talep etti. Gerekçesinde kapsülün formunun yalnızca teknik gerekliliklerden kaynaklandığını ve dolayısıyla Marka Kanunu § 3 Abs. 2 uyarınca marka korumasına tabi olmadığını belirtti. Bu düzenlemeye göre, sadece ürünün teknik işleviyle belirlenen işaretler marka koruması ile korunamaz.
Federal Patent Mahkemesinin kararı
Federal Patent Mahkemesi, markanın koruma kapsamının esaslı ölçüde sınırlandırılması gerektiğine karar verdi. Esasen bir ürün formunun marka korumasına sahip olabileceği kabul edilmekle birlikte, bunun için tasarım özelliklerinin yalnızca teknik işleve bağlı olmaması gerekir. Hakimler, mevcut davada, Nespresso kapsülünün form ve yapısının esas olarak ilgili kahve makineleriyle uyumluluğu sağlamak amacıyla oluşturulduğunu tespit etti. Bu nedenle şekil, öncelikle teknik gerekliliklerden kaynaklanıyor ve marka hukuku açısından ayırt edici koruma şartlarını yerine getirmiyor.
Buna rağmen mahkeme, işlevsel amaçlara hizmet eden her tasarımın mutlaka marka koruması dışında tutulması gerekmediğini vurguladı. Esas olan, her somut olayda, teknik gerekliliğin ötesinde tasarım özgürlüğü bulunup bulunmadığının ve bunun menşe gösterici bir işleve işaret edip etmediğinin incelenmesidir. Nespresso kapsülü vakasında ise mahkeme, tartışmalı şeklin esas olarak teknik gerekliliklerden kaynaklandığı ve bu nedenle marka korumasının dışında tutulması gerektiği sonucuna vardı.
Marka hukuku ve ürün tasarımı açısından sonuçlar
Koruma haklarının ayrımı
Bu karar, marka, patent ve tasarım hukuku arasındaki koruma alanlarının kesin biçimde ayrıldığını vurgulamaktadır. Marka hukuku, menşe işlevinin korunmasına hizmet ederken; patentler ve tasarımlar ise teknik yeniliği veya estetik tasarımı temin eder. İşlevsel olarak belirlenen ürün formlarına marka koruması verilmemesinin amacı, temel teknik çözümlerin pratikte süresiz marka koruması yoluyla tekelleştirilmesinin önüne geçmektir.
Şirketler ve rekabet üzerinde etkiler
Teknoloji odaklı pazarlarda faaliyet gösteren şirketler için bu karar büyük önem taşımaktadır. Teknik işlevle şekillenen belirli ürün formlarını kullanmak isteyen üreticiler, Federal Patent Mahkemesi’nin çizdiği bu net sınır sayesinde daha fazla hukuki güvence elde etmektedir. Diğer yandan üreticiler, tam kapsamlı marka koruması elde edebilmek için yalnızca teknik özelliklerle değil, aynı zamanda özgün menşe gösterici unsurlarla da öne çıkan yaratıcı tasarımlar geliştirmekle yükümlüdür.
Sistem ürünleri alanında -örneğin başka üreticilere ait uyumlu kahve kapsülleri gibi- pazar ve rekabet aktörleri için bu karar, daha fazla pazar erişimi ve daha az pazar kısıtlaması anlamında bir teşvik olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, koruma haklarının ayrımına ilişkin anlaşmazlık riskleri devam etmektedir; zira her olayda, tasarım özgürlüğünün marka koruması kriterlerini karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uygulama açısından önemi ve gelecek beklentileri
Bu karar, teknik ürün formlarının marka korumasına ilişkin yargı uygulamasının sürekli gelişimine önemli bir örnektir. Tükenmekte olan patent ya da faydalı modelden doğan daha önceki bir tekel korumasının, marka hukuku yoluyla süresiz olarak uzatılamayacağına dikkat çekmektedir – bu da hem yenilikçi şirketler hem de taklit ürünler için stratejik açıdan önemli bir husustur.
Bu karara karşı hukuki yolların kural olarak açık olması ve benzer konularda Federal Mahkeme tarafından nihai açıklamalar yapılabilmesi nedeniyle, gelecekteki gelişmelerin dikkatle izlenmesi gerekmektedir.
Bilgilendirme
Burada sunulan bilgilerin, Federal Patent Mahkemesi’nin yayımlanan kararına dayandığına (Kaynak: BPatG, 25 W (pat) 112/14) ve her olayın kendine özgü koşullarına ilişkin tespitlere ilişkin olduğuna dikkat edilmelidir. Daha kapsamlı hukuki sorular ve değerlendirmeler, her zaman ilgili somut duruma ve güncel hukuki mevzuata göre değerlendirilmelidir.
Marka hukuku ile ilgili benzer sorularla karşılaşanlar, ihtiyaç halinde MTR Legal avukatları ile iletişime geçerek, kendi özel hukuki durumlarının değerlendirilmesini sağlayabilirler.