Berlin Yüksek Eyalet Mahkemesi, Alman mahkemelerinin medeni yargılamalarda uluslararası yetkisinin sınırlarını vurguladı
14 Ağustos 2025 tarihinde Berlin Yüksek Eyalet Mahkemesi (Dosya No: 10 U 104/24), Alman mahkemelerinin uluslararası yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle X aleyhine açılan davadaki istinaf başvurusunu reddetmiştir. Karar, Alman ilk derece mahkemelerinin sınır ötesi davalarda ne kadar sıkı koşullarda yetkili olabileceğinin altını çizerken, birlikler ve uluslararası hukuk kapsamındaki yetki düzenlemelerinin önemine özellikle vurgu yapmaktadır.
Davanın Konusu ve Kararın Gerekçesi
İlgili medeni yargılamada, davacı taraf, yurt dışı bağlantılı bir sözleşme ilişkisi kapsamında Alman yargı yetkisinden yararlanmayı denemiştir. Davalı X ise en başından beri Alman mahkemelerinin uluslararası yetkisinin bulunmadığını ileri sürmüştür.
Yüksek Eyalet Mahkemesi, kararında Brüksel Ia Tüzüğü’nün (Tüzük (AB) No. 1215/2012) esas alınması gereken hükümlerini ve uluslararası ile yerel yetki yönünden ulusal hükümleri ayrıntılı olarak incelemiştir. Kapsamlı bir hukuki değerlendirme sonrasında, mahkeme; ne Brüksel Ia Tüzüğü’nün 4. ve 7. maddesi ne de ilgili ulusal düzenleme kapsamında uluslararası yetki için yeterli bir bağlantı noktası tespit edilemediği sonucuna varmıştır. Özellikle, uyuşmazlık konusu hukuki ilişkinin merkezi Almanya’da bulunmadığından, diğer değerlendirmeler ışığında da davaya bakmaya yetkili bir Alman mahkemesinin olmadığı belirtilmiştir.
Brüksel Ia Tüzüğü’nün Açıklaması ve Önemi
Kapsam Bakımından Uygulama Alanı
Brüksel Ia Tüzüğü, AB üyesi farklı devletlerde yerleşik veya olağan ikametgahı bulunan taraflar arasındaki özel hukuk uyuşmazlıklarında hangi ülke mahkemesinin yetkili olacağını düzenler. Brüksel Ia Tüzüğü’nün 7. maddesi uyarınca bir mahkemenin yetkili olabilmesi için, örneğin uyuşmazlık konusu yükümlülüğün ifa yeri gibi özel bir yargı yeri bulunmalıdır.
Yetkinin Belirlenmesinde Esas Alınan Kriterler
Yüksek Eyalet Mahkemesi, gerekçeli kararında davacının bu özel yargı yerleri veya bir yargı yeri sözleşmesi kapsamında mahkemenin yetkili olduğuna ilişkin olguları ortaya koymadığını belirtmiştir. Davalının genel yargı yeri Brüksel Ia Tüzüğü’nün 4. maddesi uyarınca yurt dışında bulunmakta olup, davacı taraf bu durumu istisnai hükümler ya da anlaşmalarla bertaraf edememiştir.
Kararın Sınır Ötesi Hukuki Uyuşmazlıklar Açısından Önemi
Berlin Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin kararı, taraflara uluslararası yetki meselesini medeni yargılamalarda daha en baştan dikkatle araştırmaları gerektiğine güçlü bir şekilde işaret etmektedir. Yeterli bir Almanya bağlantısı olmadığında – ister merkez, ister şube veya bir yükümlülüğün ifa yeri Almanya’da bulunmasın – hukuki bir uyuşmazlık, maddi incelemeden önce, uluslararası yetkiye ilişkin ‘yargı kapısı’ olarak bilinen aşamada elenme riskiyle karşı karşıya kalır.
Usuli Sonuçlar ve Hukuki Koruma Olanakları
Alman mahkemelerinin uluslararası yetkisi reddedildiğinde, davacılar sadece taleplerini davalının bulunduğu ülkenin mahkemelerinde veya bir mahkeme yeri sözleşmesiyle belirlenmiş mahkemede ileri sürme imkânına sahip olurlar. Yetki reddi, davanın esası hakkında haklılık veya haksızlığa dair bir karar olmayıp, sadece şekli bir incelemedir. Ayrıca, özellikle ilamın tanınması ve tenfizi gibi sonraki adımlarda kararın hangi devlette tanınabileceği ve tenfiz edilebileceği her zaman dikkate alınmalıdır.
Sonuç ve Gelecek Perspektifi
Berlin Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin kararı, sınır ötesi ticari uyuşmazlıklarda uluslararası yetki sorularının titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Avrupa medeni usul hukukunun gerekleriyle birlikte ulusal yetki hükümlerinin de her zaman göz önüne alınması gerekir. Özellikle birden fazla devlette ilişkileri veya iştirakleri bulunan şirketler için olası mahkeme yerlerinin kapsamlı şekilde analiz edilmesi elzemdir.
Not: Bu özet, kaynağında yayımlanan bilgilere dayanmaktadır (https://urteile.news/KG-Berlin10-U-10424Kammergericht-weist-Berufung-gegen-X-wegen-internationaler-Unzustaendigkeit-deutscher-Gerichte-zurueck~N35303). Söz konusu dava geçmişte gerçekleşmiş olup; anlatımlar kişisel verilere ilişkin olduğunda masumiyet karinesine uyularak yapılmıştır.
Uluslararası hukuk uyuşmazlıklarında yetkiye dair daha fazla sorunuz için MTR Legal Rechtsanwalt olarak deneyimli danışmanlarımızdan destek alabilirsiniz.